A ISTANBUL

Lapin Mayıs 2011’de sanatçı arkadaşı Javier de Blas’ın Istanbul teklifini, iki kıtaya yayılan bu şehri eski defterine saklayacağı için hiç düşünmeden kabul etti.
3000 senelik Istanbul’u 6 güne sığdıramayacağını biliyordu ama her gün kendine bir rota belirledi. Saatlerce yürüdü Istanbul’u… Şehir her adımında kabullendi onu, her çizgisinde ise onun oldu.

 

Ayasofya’da saatlerini geçirdi, Galata’dan Eyüb’e, Dolmabahçe’den Taksim’e yürüdü, Pierre Loti’de kahvesini içip fal baktırdı, öğlen yemeğini Helvetia’da yedi, Yusufla arkadaş oldu,Beyoğlu’nda biraz jazz dinledi, taksilerin manevralarına alıştı, elmalı nargile içti, Eminönü’nden vapura binip dışarıda oturdu, nar suyunu Ömer’den alıp Çukurcuma’da antikacıların arasına karıştı.
Lapin yaşadığı o 6 büyülü güne hep geri dönebilmek ve kendi Istanbul’unu hiç unutmamak için eski defterini “Lapin á Istanbul” kitabı haline getirdi.

 

Kendini “mobil illüstratör “ olarak tanımlayan Fransız sanatçı Lapin, bu yakıştırmayı cebinden hiç eksik etmediği sketchbookuna ve keçeli kalemine borçlu.
Lapin için çizmek nefes aldığının bir kanıtı. Her anını, özellikle ikinci el hesap defterlerinden seçtiği sketcbooklarına kaydediyor, bu eski defterlerin dokusunu ve ondan önceki yaşanmışlıklarını seviyor. Bazen saatlerce bazen de bir metro durağı süresince kendine özgü stiliyle çiziyor.